Hz. Ali ve Hz. Muaviye'den Bir Dualizm Türetemezsiniz..
🔹 Hz. Ali kendisiyle savaşan Hz. Zübeyr'i öldürdüğü için bir adamı cehennemle müjdeliyor ve ağlayarak yanından kovuyor.
🔹 “Düşmanını öldürdüm, şimdi bi aferin alırım!“ hevesiyle gelen Amr bin Cürmûz beyninden vurulmuşa dönüyor..
🔹 "Öldürmeyecekse niye savaştı?“ diye gayet mantıklı görünen bi hesap yapmıştı oysa.
🔹Öyle ya; çelik çomak oynamak için mi kılıç çekmişlerdi birbirlerine!
🔹 Kendisiyle savaşan Hz. Zübeyr'i öldüren adamı cehennemle müjdeleyen Hz. Ali, kendisine savaş açan Hz. Muaviye'yi lanetleyene "Aferin!" mi diyecek sanıyorsunuz?
🔹 Siz Hz. Ali'nin yanındasınız da, Hz. Ali kimin yanında zannediyorsunuz?
🔹 O hiç bir zaman kendisine savaş açan sahabeye hadsizlik yapanların yanında olmadı.
🔹 Kendisine isyan eden Hz. Aişe'yi eleştiren iki kişiye Ka'kaa bin Amr'ı yollayıp 100'er sopa vurdurttu.
🔹 Savaş açan Hz. Aişe'yi eleştirenleri sopa ile haşlayan Hz. Ali, savaş açan Hz. Muaviye'yi lanetleyenlere ödül rozeti mi takacak zannediyorsunuz!
🔹 Kendi taraftarlarının Hz. Aişe'nin hevdecini okladıklarını görünce havada uçuşan okların önüne attı kendisini..
🔹 "Kendi yanındaki" lerden kurtardığı Hz. Aişe'yi çölde korumak için yanına 40 asker verdi.
🔹 Yolda erkeklerin yanında rahat edemez diye de Basralı 40 kadını onun hizmetinde görevlendirdi.
🔹 Kasılmayın ya; rahatça eleştirin sahabeyi, "Sana düşmez!" diye gürleyecek bir Hz. Ali yok nasılsa bugün..
🔹 Sahabeye attığınız okları kırıp elinize de veremez.
🔹 Sopa dayağı için göndereceği bir Ka'kaa bin Amr (ra) da yok..
🔹 Meydan sizin; ortamı Hz. Ali'den boş bulmuşken, hazır sopa gibi ilkel(!) bir susturucusu da yokken, Hz. Ali'nin "yanında" olun tabi.
🔹 Hz. Osman'ı korumak için Mısırlı asilerin üzerine gönderdiği oğulları; Haşimî aslanları Hz. Hüseyin ve Muhammed Hanefî de yok bugün..
🔹 Hz. Osman'ı kuşatan azgınlar çemberini elmas gibi kılıncıyla yaran, binlerce isyancı sırtlanın karşısında şâhenşâhlar gibi savaşırken,
🔹 Hz. Osman uğrunda, peygamber dedesinin öptüğü mübarek başı yaralanan Hz. Hasan da yok bugün..
🔹 Eleştirin tabi korkusuzca, şimdi cennet bahçelerinde birbirlerine tebessüm edip ikram eden Hz. Muaviye, Osman, Aişe, Zübeyr ve Ali ra yeryüzüne inip;
🔹 Biz hepimiz Hak uğrunda, İslâm kal'asının burçlarını savunmak adına birbirimize cephe aldık.. diye ağzınızın payını da veremezler nasılsa.
🔹 Biz.. İslâm'ın hakkaniyeti karşısında sahabe kardeşimiz de olsa hiç bir şahsı üstün görmediğimiz,
İslâm'dan aziz bilmediğimiz için;
Tenine rüzgar değmesine bile kıyamadığımız kardeşlerimize kılıç çektik..
🔹 Bedir'de omuzdaşımız, Hayber'de ekmek bölüştüğümüz can kardeşlerimize karşı biz; i'lâ-yı kelimetullâh uğrunda zırh kuşandık..
🔹 Biz.. Birlikte kan terleyerek Hendek kazdığımız, açlıktan isyan eden midelerimize birlikte taş bağladığımız candan aziz kardeşlerimize Hak uğrunda mevzi durduk..
🔹 Biz; İslâm uğruna ciğerlerimizi paramparça ederek; candan geçeceğimiz ama onlardan geçmeyeceğimiz kardeşlerimize mızrak tuttuk..
🔹 Gayemiz aynı Hak; metodumuz farklıydı.. Stratejimiz farklı, usülümüz gayrı..
🔹 Ama içimizdeki sızı aynı, yüreğimizdeki kardeşle savaşmak yarası aynı, hafızamızda hüngür hüngür ağlayan hatıralarımız aynı, yaşanmışlıklarımızın hasreti aynı..
🔹 Onlar.. "Hiç bir şahıs; hatta candan aziz sahabe yoldaşımız, gönüldaşımız, omuzdaşımız, kardeşten öte kardeşimiz bile İslâm'ın billur kaidelerinden üstün değil.."
diyerek yüreklerine taş basıp; özden öz, candan can bildikleri kardeşlerine karşı durdular..
🔹 Bunu egoları şahikalara tırmanmış, nefsanîlikleri Nirvana'lara ulaşmış paçavra kişiliğimsiler anlayamaz..
🔹 Bi beden büyük kaçar onlara bu idrak..
Gözlerini acıtır bu ufkun parlaklığı; hevâ zindanının zifirî karanlığına alışmış izbe haşeratının..
Yorumlar
Yorum Gönder