Hicab Var Ağam!

(Seneler önce kaybettiğimiz yaşlı bir tarih hocamın bir hatırâsını böyle senarize ettim..) 

🔹Ben büyükşehirlerde büyüdüm. 

🔹Ne zaman bir hanımefendi görsek "Bayanlar önden" düsturuyla centilmenlik yapıp yol vermemiz öğütlenirdi bize.

🔹Bayan önden gidecekti, arkasından da biz centilmen gençler.. 

🔹 Yarışırdık bayanlara yol vermek için; medenî olduğumuzu ispatlayacağız çünkü. 

🔹 Centilmenlikten kırıldığımız öğrenciliğimiz böyle bitti. Bitti de.. 

🔹 Gelin görün ki; tayinim Doğuda medeniyet görmemiş yabanî bir taşra köyüne çıktı. 

🔹Bir İstanbul beyefendisi olarak, önlüklerine ahır kokusu sinmiş, çamur yüzlü veledlere ders anlatmak yetmiyormuş gibi.. 

🔹Kokulu mendillere layık ellerimle tezek dolduracaktım sobaya! 

🔹Neyse gittim köye. Ama burnumdan soluyorum. 

🔹Hikaye uzun çocuklar, ben tüm kabullerimi tersyüz eden olaya geleyim:

🔹Soğuktan tırnaklarımın uyuştuğu bir gün koşarcasına evime gidiyorum, içimden bu sevimsiz soğuğa lanetler yağdırarak.

🔹Evlerin arasında bir köylü kadınla karşılaştım.

🔹"Bayanlar önden" diyen iç sesimi "Bu, bi bayan filan değil, bi kadın. Hele şu nasırlı ellerle hiç değil!" diyerek savuşturdum zihnimden.

🔹Tam "Amaaan" deyip yoluma devam edeceğim, dikkatimi çekti: 

🔹Kadın geriye çekilmiş, örtüsünü yüzüne doğru çekerken bana yol veriyor, başı önde geçmem için sakince bekliyor.

🔹Canıma minnet; soğuktan donayım mı, tınmadan geçip gittim.

🔹Evde sobanın sıcağında mayışınca aklıma takıldı yeniden..

🔹"Yoo!" dedim, "Gayet de centilmenim ben,

🔹 Bu mağara adamları, kadınları hep ezdikleri için o kadın alışıktır duvar dibinde erkeğin geçmesini beklemeye.."

🔹Üzerinden zaman geçti, köy odasına çağrıldım köylülerce, güya bana ikram ve saygılarını sunacaklar.

🔹Evde dört duvar arası yalnızlığından iyidir, hem biraz medeniyet öğretirim bu çobanlara diye gittim kasıla kasıla.

🔹Herkes ağzımdan çıkacak lafa bakıyor, derme çatma Türkçeleri ile "Bi isteğin, eksiğin var mı muallim bey" diyen orta yaşlılar, ayakta el pençe divan bekleyen gençler..

🔹 Başladım nutuk çekmeye; kibarlık, nezaket, centilmenlik öğreteceğim ya, konuyu sündürüp "Bayanlar önden"e getirdim. 

🔹Malum olayı anlattım, şu yabanîliğe bi çeki düzen verin artık yahu, bu ne kabalık! diye fırçaladım bi güzel.. 

🔹 Kimse ses etmedi, etmesinler de zaten; muallimim ben!

🔹 Bana ev yolunda eşlik ederken muhtar kısık bir sesle "Bağışlayasın muallim bey" diye söze girdi:

🔹Biz cahiliz, kusura kalmayasın, biz kadınlarımız rahat etsin diye böyle ederiz. 

🔹Kadın tayfası narindir, hassastır, arkalarında bir erkek yürürken önde rahat yürüyemezler. 

🔹Erkeğin bişeycik edeceğinden değil hâşa, bizim buralarda kadına yan bakan namerd bulunsa kellesini eline veririz, amma.. 

🔹Mahremi dışında erkek görmemiş bacılar, ürkektir ma, ha bu kuş gibi çırpınır yürecikleri.. 

🔹 Hicab vardır ağam, hicab! Biz bacılarımız rahat etsin, çekinmesinler diye onların ardınca yürümeği ar biliriz.. 

🔹 Başımdan kaynar sular indi, parmak uçlarım karıncalandı, muhtar beni eve bırakıncaya kadar da ağzımı kerpeten açmadı.. 

🔹Medeniyet.. Kimin medeniyeti? 

🔹 Kadının sergi malzemesi gibi kirli bakışlara teşhir edilmediği hicab medeniyeti..

🔹Yüreği nasır tutmamış, hicab duygusu da tezeğe bulanmamış kadıncıl medeniyet.

🔹İşte o gün naylon centilmenliğim, bu dağlı köylülerin efendice delikanlılıklarından utanmıştı..

(Hocamız bunu anlattıktan aylar sonra vefat etti, öyle ağlamıştım ki ardından, annem okulda başıma bi hâl geldiğini sanıp çığlık atmıştı beni gördüğünde..)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadın Kocasından İzinsiz Evden Çıkamaz mı?

Kâbe Konya'da Olsaydı..

Hz. Ömer Hiddeti ve Hz. Osman Şefkati..